17 Ağustos 2010 Salı

DAĞA ÇIKTIĞIM GÜN

Akşam üzeri, saat altı sıraları, Babam işten gelip bize dedi ki, kızlar gelin hadi dağa çıkalım.Annem Derya Abla ile birlikte mekanda kalıyordu. Ben ve Gökçen evde yalnız kalıyorduk.Kapıyı kilitleyip arabaya binip dağa çıktık. Babam bize dağda yürüyüş yapmanın, insana fiziksel ve ziğinsel olarak, nekadar büyük bir enerji verdiğini anlatıyordu.Kendisinin bunu sık sık yaptığını ve yaşamanın ruhsal olarakta iyileştirici olduğunu söylüyor ve bizlerede yaşatmaya çalışıyordu.Dağda ilk önce çınar dere diye bir yere geldik.Çınar dereden çıkarken iki yol vardı ve biz soldan gittik.Yolların biri ormanın derinliğine gidiyor, biz Babamla birlikte çıkış yol olarak sol yolu seçtik ve çıkarken önümüze çıkan yağmurun yarıp geçtiği bir sürü yollar vardı. Neyse ki Babam ormanın yollarını iyi bildiği için kaybolma korkusu yaşamadık.Çıkış yolunu takip ederken, bir kaynak suyun, hayır sever vatandaşlarımızdan birisi şeşme yapmış ve bizde serinlemek için o şeşmeden elimizi yüzümüzü yıkayıp,suyumuzu içerek serinlemiştik. Su içtikten sonra arabaya atlayıp evin yoluna doğru yön aldık.Ne yazık ki üzülerek söylüyorum, kameramız ve fotoğraf makinemizi mekanda unuttuğumuz için kayıtlarımızı yapamadık.

8 Ağustos 2010 Pazar

Mantarlı Etli Tarif


10-07-2010


Gökçen ile ben sabah saat 09.00’da kalktık ve hemen yazılarımızı laptoplarımıza geçirmeye başladık. Annemlerin yanına gittim ve bir baktım Derya abla uyanmış ve ona yazımın az kaldığını söyledim ve beş dakikada kalan yazımı da bitirdim. Derya ablaya gittiğimde babam ve annemle konuşuyordu. Derya abla lafını bitirdiğinde benim yazım hatalarıma baktı. O sırada Gökçen’in yazılarına da baktı. Gökçen yarım saatlik bir yazısının kaldığını söyledi. Kahvaltı edildikten sonra bulaşıklar yıkandı ve Derya abla, Gökçen ve ben çalışmaya başladık. Annemde günlüğünü yazmaya başlamıştı. Derya ablayla İngilizce dersine başladık. İngilizce dersinde kişi zamirlerini öğrendik. Arkasından hemen matematiğe geçtik. Derya abla bize problemler çözdürdü. Sonrada okuma dersine geçtik. Derya abla bize Tabiat Ana Anlatıyor kitabından 13’er sayfa okuttu. Dersimiz bittiğinde Derya abla bize etli mantar yemeği yaptı ve bizde onu seyrettik.

Arkadaşlar şimdi size etli mantar tarifini vereceğim.

Yarım yemek kaşığı katı yağ eritiliyor. Sonra etlerimizi atıyoruz. Etler pişerken mantarlarımızı doğruyoruz. Mantarlarımızı da tenceremize atıyoruz. Üç tane kırmızıbiberi doğrayıp yemeğimiz pişmeye yakınken ekliyoruz. İşte etli mantarımız hazır. Aaaaa… Az daha unutuyordum. Yemeğin yanında meyve suyu, karpuz veya kola bulundurmayı unutmayınız. Afiyetle yiyiniz…

Yemeğimizi yedikten sonra günlüklerimizi yazıp uyuduk. Annemlerde günlüklerini yazıp kitap okuyup uyudular.

Türkçe Sözcükler

Esnaf: is. Küçük sermaye veya zanaat sahibi.

İhtişam: is. Büyüklük, göz alıcılık, gösterişli, görkem.

Armağan: is. 1. birini sevindirmek, mutlu etmek için verilen şey, hediye. 2. ödül. 3. mec. Bağış.

İngilizce Sözcükler

Bark: (bark) i. Havlama f. Havlamak

Base: (beyz) s.1. alçak, adi, rezil. 2. değersiz

İbrahim Ağabey İle Aslı ablanın Geldiği Gün

Akşam oldu babam dışarıda oturuyordu. Derya hocamı İbrahim ağabey aradı ve ben oraya geleceğim dedi, yarım saat sonra İbrahim ağabey geldi. İbrahim ağabey aradığında şöyle demişti ben geleceğim ve Aslıyı da getireceğim dedi. İbrahim ağabey ve Aslı abla geldi. Ben Derya hocama çok tatlı birisi dedim ve Derya hocam da bana “Seninle aynı fikirdeyim” dedi. Ve sonra Gökçen ile ben İbrahim ağabey ve Aslı ablanın fotoğrafını çektik. Ve Derya hocamın yaptığı bir film vardı. Filimin adı İçe Dönük Kahramanın Yolculuğuydu. Ve o filmi izledikten sonra Aslı abla babasının ve kendisinin yaptığı resimleri göstermek istedi. Ve İbrahim ağabey resimleri getirdi ve gösterdiler. Ama çok güzeldiler ve sonra İbrahim ağabey resimleri arabaya götürdü. Ve akşam saat bir buçukta gittiler ve İbrahim ağabeyler gittikten sonra annem, babam, ben, Gökçen, Derya hocam yani hepimiz hemen uyuduk.

Matematik Günüm

Sabah kalkar kalkmaz üstümü değiştirip bir iki lokma bir şeyler atıştırıp yanında bir bardak süt içtim ve dışarı çıkıp biraz gezindim. Annem kalktı ve kahvaltı hazırlarken Gökçen ile Derya hocam uyandı. Birlikte kahvaltı ettikten sonra bütün gün matematiğe çalıştık. Basamak değerleri, büyükten küçüğe doğru sıralama ve yuvarlama üzerine çalıştık. Derya hocam bize beş dakikalığına mola verdi. Bizde o sırada hoplayıp zıplayıp tavuk tüyü toplayıp oynadık. Sonra derse devam ettik. Derya hocam bize anlamadığımız konudan ödev verdi. Dişlerimizi fırçalamak için Derya hocamdan izin aldık. Annem de o arada camlara sineklik takıyordu. Babam işten geldi ve anneme yardım etti. Babam jeneratörle su çekti ve bahçeyi suladı. Gökçen o sırada çalılara bacağını çizdirmiş. Derya hocam kolonya sür dedi. Ama Gökçen korktu ve sürmek istemedi. Sonra sürdü ve kendi kendine “Korkulacak hiçbir şey yokmuş” dedi. Derya hocam havuç ve marulun salatasını yaptı ve yemek yenildi. Yemekten sonra dışarı çıkıp yıldızları seyrettik ve içeri girip derslerimizi yaptık. Annemler dışarıda konuşmaya devam ediyorlardı. Derslerimiz bittikten sonra uyuduk.


Türkçe Kelimeler

Kütle: is. Büyük parça, küme, yığın.

Medya: İs. 1. Büyük iletişim ve yayın organlarının tümü.2.Kitle iletişim araçlarının tümü.

Şahsen: Zf.1.Bizzat.2.Tanışmadan uzaktan.

İngilizce Kelimeler

Gee: Zer. ( gi’zır) İ.,Argo ihtiyar bunak erkek.

Kur.Bash: ( kûr’ baş)İ.,F.,Kırbaç.F. Kırbaçlamak.

Ma.Lar: ( mey’lır) S.,İ. Elmacık kemiğine ait;İ Elmacık Kemiği.

Gece Karanlık

Akşam oldu Gökçen, ben, Derya abla yemek yiyip yediklerimizi yarım saat filan sindirip Pırnal Köy’deki mekânımızda bir orman vardı Gökçen, ben, Derya abla mekândaki ormana doğru yola çıktık ama tabi zifiri karanlıktı. Ve biz o zifiri karanlıkta ormana doğru yürüyorduk. Ve Derya abla bize küçükken yaşadıklarının bazılarını anlattı ve Derya hocam anlatırken bir baktık ahlat ağacına yaklaşmışız. Derya abla bize “Hadi artık böceklerin sesini dinleye dinleye yürüyelim.” Dedi. Ve Derya abla, ben, Gökçen yürüye yürüye mekânın kapısına yaklaştık ve mekânın kapısına yaklaştığımızda bizimle bir çoban köpeği mekâna geldi. Ama aslında o çoban köpeği çöpe gelmiş. Ve bizde mekâna geldiğimizde annem ile babam Alper ağabey ve Derya ablanın evin arasındaki yola sandalye koymuşlar oturuyorlardı. Bizde onların yanına çıktık ve biraz dilendikten sonra ben anneme korkularımı anlatım. Korkularım şöyleydi ilk başta zifir karanlıkta yürürken ben biraz korkmuştum ama sonra gözlerim karanlığa alıştı. Ve sonra bir daha ki yürüyüşlerde hiç korkmadım tabi ilk baş ta çıktığımızda korkudan benim elim ayağım titremişti ve birde ben Derya ablanın elini tutmaya çalışmıştım ve sonra Gökçen ile benim yatma saatimiz gelmişti ve bizde yatağımıza yatıp uyuduk.

Sıkı Çalışma

Bu sabah birkaç damla altıma yaptığımı fark ettim ve kalkıp üstümü değiştirip dışarı çıktım. Birkaç dakika sonra Derya abla uyandı ve o sırada Doğukan ağabeyim, anneannem, Sibel ve Tolga traktörle geldiler. Biz kahvaltı etmeye hazırlandığımız için onları da davet ettik. Annem kartalaç* yapmıştı. Anneannem hariç hepsi yediler. Arkasından dışarı çıktık ve bir de baktık ki Philo ve Sophia gelmiş. Onların geldiğine çok sevindim. Tabi Derya abla ve Gökçen’de çok sevinmişti. Anneannemler bir saat sonra evlerine dönerken annem onlara bir çuval içine koyduğu tavukları verdi. Derya abla her zaman yaptığı gibi günlüğümüzdeki yazım hatalarımıza baktı. Ve Derya abla laptoplarımızda bize yeni klasör açtı. Bizde günlüğümüzü laptoplarımıza geçirdik. Derya abla Tabiat Ana Anlatıyor kitabından bize okutmalar yaptırdı ve dilimizin dönmediği yeni kelimeleri çalışmamız için ödev verdi. Kelimeler şunlardı: Merhametsiz, hikâye, bu hikâye, avarelik etmek, hadi. Sonrada Derya abla zeytinyağlı fasulye yaparken onu seyrettik. Akşam oldu ve sofra kuruldu ve yiyecek olarak haşlanmış mısır, zeytinyağlı fasulye, salatalık, ekmek koyuldu ve afiyetle yendi. Yemekten sonra Gökçen ve ben ders çalışmaya koyulduk. Büyükler ise konuştular.


Türkçe Kelimeler

Nite: zf. Esk. Nasıl, niçin

Nitel: s. Nitelik bakımından olan, nitelikle ilgili bulunan.

Niteliksiz: s. 1. ayırt edici özelliği olmayan 2. nitelik bakımından üstün olmayan, kalitesiz.

* Kartalaç: Kalın pide.

Philo ve Sophia’nın Kaybolduğu Gün

Bugün Pazar sabahı,. ben hala uyuyordum. Ama kardeşim Gökçen uyanmış, Derya abla ve babamın yanına gitmişti. Bende o arada uyandım. Derya abla bize günlüğümüzü okuttu ve dilbilgisi hatalarımızı düzeltti. Düzeltilen yazılarımızı laptoplarımıza geçirdik. Ama laptoplarımızı güneşin enerjisiyle çalıştırdık. Annemde o gün kartalaç yapmıştı, bizde dışarı çıkıp kartalaçlardan birer tane yedik. Kaybolan palileri(yavru köpek) bir iki gün bekledikten sonra pazartesi günü geldiler. Onlara “Bizi çok korkuttunuz, sizi yaramazlar sizi” dedik. Akşam olduğunda Tabiat Ana Anlatıyor diye bir kitap getirmişti ve o kitaptan dilimizin dönmediği kelimeleri çalışmamız için ödev verdi. O kelimeler şunlardı: sahtekâr, bağrımda, kendi, hain, merhametini, merhamet, değil.

Ve bizde sonra günlüğümüzü yazıp, pijamalarımızı giydik ve dişlerimizi fırçalayıp uyuduk.